Giriş
Nitekim Mülk Suresi’nin “O, yarattığını bilmez mi? O, Latif’tir; Habir’dir” şeklindeki 14. ayeti de aynı gerçeği bildirmektedir. Ayette bildirilen Allah’ın “Habir” sıfatı, “herşeyin içyüzünden, gizli tarafından haberdar olan” anlamına gelir.
Allah, herşeyin içyüzünü bilmektedir ve bu sonsuz bilgisinden bir kısmını da, indirdiği kitabında müminlere rehberlik etmesi için açıklamıştır. Bir Kuran ayetinde bu konu şöyle haber verilir:
Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik. (Bakara Suresi, 151)
Bu nedenle, bir Müslüman, Kuran ayetlerini çok dikkatli okumalı ve Allah’ın bu ayetlerde bildirdiği, “Biz ayetlerimizi hem afakta (dış dünyada), hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun…” (Fussilet Suresi, 53) hükmü gereğince dış dünyada da göreceğini unutmamalıdır. Kuran’da, dış dünya ile ilgili pek çok özlü ve hikmetli bilgi verilir. Bu bilgiler arasında en önemlilerinden biri de, Müslümanın ne gibi bir toplumla, ne gibi insanlarla karşılaşacağını anlatan ayetlerdir. Allah’ın dinini ve güzel ahlakı yaşamakla ve bunu diğer insanlara anlatmakla görevli olan mümin, farklı insanlarla ve farklı tepkilerle karşılaşacaktır. Kimileri onu dinleyecek, kimileri ona karşı çıkacaktır. Kuran’da tüm bunlar anlatılır ve Müslümanlar, hangi durumlarda nasıl tavır takınmaları gerektiği konusunda bilgilendirilirler.
İşte bu kitapta, Kuran’da sık sık durumları haber verilen bir grup insanı, münafıkları konu edineceğiz.
Münafıklar, Kuran ayetlerinde bildirildiği gibi iki yüzlü, sahtekar insanlardır ve gerçekte mümin olup iman etmedikleri halde, sanki iman etmiş gibi davranırlar. En önemlisi de, bu sahtekarlıklarını kendi başlarına yapmazlar; müminlerin arasına girmeye, sanki onlardanmış gibi davranmaya çalışırlar. Bu şekilde hareket etmelerinin nedeni, müminlerle birarada olarak bir takım dünyevi çıkarlar elde etme yönündeki umutlarıdır.
Müminlerin yanına gelip, iman etmiş gibi gözükerek, müminleri kandırabileceklerini ve onların sahip olduğu bazı imkanlardan yararlanabileceklerini sanırlar.
Umdukları çıkarları elde edemeyeceklerini anladıklarında, ya da müminlerin başına Allah’tan deneme olarak bir sıkıntı ya da zorluk geldiğinde, hemen onlardan ayrılır ve gerçek yüzlerini gösterirler. Ayrıldıktan sonra, ya da ayrılırken, müminlere kendi düşük akıllarınca zarar vermeye, onların arasındaki birliği bozmaya gayret ederler. Müminlerden uzaklaştıktan sonra, inkarcılarla işbirliği yaparak kendilerince zarar verme çabalarını sürdürürler. Elbette bu çabalarının hiçbirinin netice vermesi mümkün değildir. Bu fitneci ve çirkin ahlakları nedeniyle, bu ikiyüzlü kimselere Kuran’da “münafık”, (yani nifak çıkaran, bozgunculuk ve fitne üreten) adı verilmiştir.
Münafıklar, Kuran’da pek çok ayette anlatılan ve müminlerin dikkat etmeleri hatırlatılan bozuk ahlaklı insanlardır. Bu nedenledir ki, kendisine Kuran’ı ve sünneti rehber edinen bir mümin, münafıklara karşı dikkatli olmak, onların özelliklerini bilmek durumundadır. Çünkü, Kuran ahlakını yaşayan her mümin topluluğu, mutlaka münafıklarla karşılaşacaktır.
Bu kişilerin yalnızca Peygamberimiz (sav) döneminde Mekke ve Medine’de yaşamış bir topluluk olduklarını düşünmek de son derece yanlış olur. Çünkü bu kimseler her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de faaliyet göstereceklerdir.
Günümüz Müslümanları arasında da her dönemde olduğu gibi taklidi Müslüman özellikleri ile kendilerini kamufle ettiklerini düşünen münafıklar topluluğu bulunmaktadır. Bu kişiler sinsice, kimi zaman kendileri gibi samimiyetsiz bir din anlayışına sahip kimselerle ittifak içine girerek hakkı gizlemek, batıl olanla değiştirmek, dinde ayrılık çıkarmak, müminlere maddi manevi zarar vermek amacını taşırlar.
Kuran her çağa ve her topluma hitap ettiğinden, herşeyi Kuran gözüyle değerlendiren bir kimse, Allah’ın ”… O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız” (Neml Suresi, 93) hükmü gereğince münafıklarla ilgili ayetlerin gerçekleştiğini, çağımızda da bu tür insanların bir Kuran mucizesi olarak tam Kuran’da tarif edildiği gibi davrandıklarını görecektir. Bu bakımdan münafıkların gizledikleri kötü niyetlerini ortaya çıkarmak, gerçek kimliklerini deşifre etmek, Allah’a ve dine karşı sinsi bir savaş yürütmelerine karşı Kuran ile fikri bir mücadele içerisinde olmak Allah Katında karşılığı umulacak önemli bir ibadet olacaktır.
Münafık özelliklerini tanımak bir başka yönden daha önemlidir: Müminler, bu özelliklere bakarak, kendilerini de eğitmekle yükümlüdürler. Hatalı bir davranışın münafık veya inkarcı özelliği olduğunu bilmek, müminin bu tür bir davranışa karşı çok daha dikkatli olmasını sağlar. Örneğin kibirli olmak bir münafık ve inkarcı özelliğidir. Ancak mümin de boş bulunduğu, gaflete kapıldığı bir anda kibirli bir tavır içine girebilir. Ancak yaptığının, münafık ve inkarcı özelliklerinden biri olduğunu hatırladığında hemen hatasından dönecektir. Bu nedenle, münafıkları anlatan ayetleri okurken, müminlerin bunları kendi üzerlerine de alıp, dersler çıkarmaları gerekmektedir.
Kitapta bu amaçla Kuran ayetleri ışığında münafık karakteri tanıtılacak ve müminlerin ibret alarak sakınmaları gereken tavırlar ele alınacaktır.
“MÜNAFIKLAR, MÜSLÜMANLARIN ALLAH’A YAKINLAŞMASINA VESİLE OLAN ARAÇLARDIR”
ADNAN OKTAR: Münafıklar, kafirler, cehennemden buraya Müslümanların
eğitilmesi için bir denek hayvanı gibi özel olarak getirilirler. Yani
Müslümanlar onların üzerinde ders yaparlar, onlarla eğitilirler.Mesela münafıklar, kafirler Müslümanların Allah’a yaklaşmasına vesile olan araçlardır. Allah onlarla Müslümanları kendine yaklaştırtıyor. Biz kafirlere baktıkça ve münafıklara baktıkça imanın değerini daha çok anlarız, aklın değerini daha çok anlarız, Allah’a daha çok yaklaşırız. Onlarla da mücadele ettikçe, fikri mücadelemizde sevap kazanırız ve Allah’ın rızasını kazanmış oluruz. Aşkla sevdiğimiz Allah’a daha fazla sevgi duymamıza vesile olur bu sistem… Mesela Peygamber Efendimiz (sav) zamanında da sahabelerin ve Peygamberimiz (sav)’in teyakkuzda olmasına vesile olmuştur o. Sahabeleri çok diri tutmuştur münafıklar. Yani münafıkların böyle bir kamçılayıcı özelliği vardır, küfrün de vardır ama münafıkların daha şiddetlidir kamçılama özellikleri. İslam’a, Kuran’a, Allah’a karşı muhabbette de, Allah yolunda çaba azminde de münafıkların ahlaksızlığını gören müminler daha heyecanla daha şevkle İslam’a ve Kuran’a hizmet ederler. (Adnan Oktar’ın Kaçkar TV röportajı, 12 Mart 2009)
ADNAN OKTAR: Münafıklar her dönemde olur, bir mikroptur, cemiyet mikrobudur bunlar. Aşağılık mahluklardır. Resulullah (sav) zamanında da olmuştur. Hz. Musa (as) devrinde de olmuştur. Daha önceki dönemlerde de olmuştur. Fakat bu, Müslümanların değerini artırır. O müminin bir onuru olacaktır, güzelliği olacaktır. Yani kömürle elmasın kıyaslanması gibi olacaktır. O aşağılık mahlukların ahlaksızlığı, o mübarek insanların da yüksek ahlakı, güzel tavrı fedakarlığı, yiğitliği, sabrı kıyaslanacaktır. Böylelikle bu insanları da daha çok seveceğiz. O yönden de bir hayır vardır. (Adnan Oktar’ın Kral Karadeniz TV röportajı, 7 Nisan 2009)